Makaleler

SABİTLERİN DEĞİŞİM İLE SINAVI

1 Temmuz, 2021, bugün gökyüzünde Satürn-Kova / Mars –Aslan karşıtlığı kesinleşti. Her iki gezegen de sabit burçlarda yerleşimdeler ancak, sınır koymak, yapılandırmak, daraltmak prensiplerini temsil eden Satürn, yönettiği Kova burcunda oldukça rahat iken, karşıt enerjide yerleşen ve sabit burçta yerleşmesine rağmen Ateş elementini harekete geçiren Mars, aynı fikirde olmadığı Satürn’e meydan okuyor. Üst bilinci ve idraki bize karmik yollarla öğreten Satürn, eylemin de üst iradeden gelmesi gerektiğini unutan, gücü kendinden bilen Mars’ın meydan okumasına sert cevap verecek gibi. Viraja girdiğinde, aslında fren yapması gerektiğini bildiği halde, kendini göstermek adına cesaretini sınayan ve gaza basmaya devam eden birinin durumunu gibi bu yerleşim, “eyleminde ölçü olmazsa bedelini ödersin” diyor. Bu kombinasyona eşlik eden Uranüs ise, oluşan T-kare enerjisinin apeksinde duruyor ve gaza ve frene aynı anda basmak, frene basmakta geç kalmak veya ısrarla gaza basmaya devam etmek durumunda, sistemin yasaları koruyacağını, sonuçta aracın takla atma ihtimalini söylüyor bize.

Aslında kombinasyona dahil olan gezegenler açısından baktığımızda, Mars, Uranüs ve Satürn gezegenleri, dünyadan bakışlı gezegen sıralamasını anlatan Kalde yerleşimine göre, çizdikleri yörünge genişliği sebebiyle Güneş’ten sonra yerleşirler. Kabalistik hayat ağacında da, Kamil insan bilincinin üzerinde yerleşirler ve Mars (Geburah) İlahi İradenin Eylemini, Satürn (Binnah) tüm yaradılışın toplan zekasını ve ilahi hikayeyi idrak kapasitesini ve Uranüs (Hokmah) yaradılışın ilahi kıvılcımını, Güneş sembolünün içindeki noktayı, dolayısıyla o anlık çakan şimşek aydınlanmasıyla içimize yansıyan anlık bilgeleşme ve bu yolla sistemin üzerine çıkabilme postansiyelini anlatır. Ancak bu gezegenler, peygamberler, veliler, aydınlanmış rehberler gibi seçilmiş ruhların haricinde kalan biz beşerler için çok üst bilinç enerjileridir ve bizlerin bu gezegenlerin temsil ettiği enerjileri yönetmek gibi bir becerimiz yoktur. Sadece, maruz kaldığımız bu etkileşimin üzerimize etkisini hayatımızda deneyimler ve kabımız kadarını idrake çalışırız. Özetle, bu üst enerjiler bizim irademiz ile yönetilebilir bir seviyede değildir, bizler bize yansıyan küçücük kısmının sonuçlarıyla kadersel bir sürece giriyoruz. Ve bu süreç bize diyor ki, “oluşmuş tüm sabitelerini dinamik bir dönüşüm sürecine çeviriyorum, inat edersen zorlanman daha da artar, esnemeyi ve dönüşmeyi sana öğreteceğim”

Sabit burçlarda oluşan T-Kare kombinasyonunun zorluğu tam da buradadır, çünkü sabit burçlar statükoyu korumaya eğilimlidir, T-Kare ise dinamizm ve dönüşüm ister.

Bu kombinasyona dahil olan bir başka oluşumda ise, Koç burcunda yerleşen Ay-Kiron kavuşumu, Yay burcunda yerleşen Güney Ay Düğümü ve Aslan burcunda yerleşen Venüs-Mars kavuşumu ile oluşan Büyük Ateş Üçgenini, Mars-Venüs karşısında duran Satürn yoluyla Uçurtma Açı kalıbına çeviriyor. Ve bu kombinasyonda yer alan Venüs ve Ay, Güneş altı alemde bizim daha bireysel enerjilerimizi temsil ediyor, bu noktada yerleşmiş kalıplarımızı dönüşüme zorlayan ilahi emrin inişini, bizim ateş ateş alt bilinç enerjilerimize, Koç burcunda gözünü karartmış Ay yoluyla olan her şeyi hayatta kalma mücadelesine, yaşamı savaş olarak gören bilinçaltı kalıplarımıza, arzu ve heveslerimizi anlatan Venüs’ün ise ortada görünür olup, dünyayı kendi etrafında dönüyormuş gibi algılayabilmek adına kendini ortaya atma hevesine bağlıyor. Bu ikilinin Güney Ay Düğümüyle irtibatı ise, alışageldiğimiz, “ben biliyorum” dediğimiz otomatik davranışlarımıza bağlıyor.

Sözün özü, bir T-karenin tabanında yer alan sıkışık enerji, bir uçurtma kalıbının yükselişine vesile olacak yaralanmanın kaynağıyla daha da tetiklenecek ve ilahi irade, bizim cüzi bilincimizin de dahil olması yoluyla devreye girecek.

Mars, Satürn’le kurduğu bu irtibatı, 4 Temmuz sabaha karşı saatlerde Uranüs’e tamamen taşımış ve apeksi tetiklemiş olacak. Sonrasında Ay da, Boğa burcuna geçişle yine tetikleyici olarak çalışacak. Evet bu üst enerjileri yönetemeyiz ancak, ateşi körükleme noktasındaki bireysel irademiz burada çok ön plana çıkıyor.

Kolektif gezegenlerin tetiklenmesi kolektif etkiler yaratır, ama kolektif etkiler, bireysel bilinçlerde iz bırakır. Bu dönemde, bireysel bilincimiz bu kolektif etkilerden bilgeleşme deneyimlerine daha da talip olmuş durumda, büyük ölçekte olanı, bireysel ölçekte irdeleme, etkileri içsel bilgeliğimize dönüştürme, kendi alt bilinçlerimizle tanışma ve ve dıştan içe yolculuk yapma zamanı. Olan her şey hayırdır, isteklerimize ters düştüğünde, bizi zorladığında nefsimiz, olanı şer algılayabilir. Bu da nefsimizin (Ay), ÖZ (Güneş) olma yolunda macerasına dahildir. Ay, ışığını Güneş’ten alır, kendini Güneş zannetmemesinin yolu, bazen ışıktan mahrum kalmaktır.

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.