Makaleler

JENERASYON GEZEGENLER VE İLİŞKİ MODELLERİ

Duyguların gelişim süreçleri çocukluk dönemine dayanır. Çocuk, yaşadığı deneyimlere karşılık tepkisel /dürtüsel davranış modellerini oluştur, genellikle de ebeveynlerinin davranışlarını modeller. Bu dürtüsel davranış modellerinin altında Güven, sevgi, şefkat, bireysellik, özerklik gibi giderilmeyen çekirdek duygusal ihtiyaçlar bulunur. Duygusal ihtiyaçların tamamlanamaması, dışarı farklı negatif duygular olarak yansır: Bağımlılık, terkedilme, suistimal, sosyal izolasyon, başarısızlık, kusurluluk, öfke, kin, katılık, soğukluk, kayıp hissi, suçluluk …

Süreci aşabilmek için geliştirilen bu işlevsiz davranış modellerinin en temel olanları ise: Kaçınma, aşırı telafi (savaşma) veya teslim olmaktır. Yani amigdala bilincinin temel dürtüleri öğreniliyordur: SAVAŞ- KAÇ- TESLİM OL !

Örneğin, kendi başına bir şeyler yapması engellenip, ebeveyni tarafından sürekli denetlenen, fikri veya isteği sorulmayan çocuk, özgün kendi yapış biçimini edinemez, bir birey olarak kendini ortaya koyma süreci blokaja uğrar ve bağımlı kişilik geliştirmeye eğilim başlar, yetişkinliğinde kendi başına karar almakta zorlanır, birinin onu yönetmesine ihtiyaç duyar.

Örneğin, yetişkinlikte hissedilen terk edilme korkusunun temelinde, çocuklukta fiziksel veya duygusal ihtiyaçların yeterince karşılanmaması yatar. Çocuk büyürken bu korkuyu aşabilmek için, bahsettiğimiz mekanizmaları çalıştıracak ve ebeveynlerinden aldığı modeli partnere yansıtacaktır. Yani aslında, doğum haritasında Ay ve Güneş arasında yaşanan hikaye, yetişkinliğimizde bizim gerçeğimiz olacaktır. Jenerasyon gezegenler ise nesiller arası aktarıma aracı olarak çalışacak ve geleceği geçmişe bağlayacaktır.

Teslim olma mekanizmasını kullanan kişi yetişkinliğinde kendisini terk edecek partnerlere çekilir, örneğin ebeveynler arasında aldatılma varsa aynı hikayeye teslim olarak kendi de aldatılır veya aldatır, böylelikle aşina olduğu hikayeye teslim olur, bilinçaltı senaryosu kendi hayatında realize olur. Doğum haritasında Güneş veya Ay üzerinde, veya onları daha alt planda temsil eden Mars veya Venüs üzerinde Neptün baskısı olması, 12.ev yerleşimleri gibi etkiler, Balık burcu vurgusu, ebeveynden alınan kendini feda etme veya kurban modelinin ilişkiler yoluyla yeniden yansıtılmasının alanını açar. 4. Ve 8. Evler olarak geçen su evleri ve zihinsel yaratımın anahtarı Merkür de benzer etkileri tetikleyebilir.

Kişi kaçınma mekanizmasını kullanıyorsa, gelgitli ilişkileri kendine çeker, samimiyet ve yakınlık istemez, bağlanma problem yaşar, bazen yakın bazen uzak olur, ve kopuş zamanı geldiğinde terk edilmemek için kendi terk eden olur, böylelikle terk edilerek travma yaşayan ebeveyninin hikayesinden kendince kaçınmış ve kendini korumuş olur, ancak ilişki her koşulda kopmuştur. Veya ilişkilerden uzak durarak kendini korur. Doğum haritasında Güneş veya Ay üzerinde, veya onları daha alt planda temsil eden Mars veya Venüs üzerinde Uranüs baskısının olması durumunda, ebeveynler arasında veya ebeveyn ile kurulamayan bağlar, kişinin hayatına bağsızlık olarak yansır. 1.evin 7.eve veya 11.evin 5.eve aşırı baskın olması ve dengesiz çalışması da bu etkileri tetikleyebilir. Görünürde kalıcı ve sağlam bir ilişki istediğini ancak bir türlü o kişinin karşısına çıkmadığı söyleyen birinin 12.evinde Uranüs yerleşimi görmeniz de muhtemeldir. Derindeki bilinçsiz bağsızlık isteği bilinçli istekleri gölgede bırakacak kadar aktif çalışıyordur. Eğer Neptün etkileri de konuya eşlik ediyorsa, bu tür kişiler kendilerini hiç terk edemeyecek dostlar edinebilirler; madde bağımlılığı, alkol, kumar vs… ve bağımlılığı kabul etmez ve istediklerinde bırakabileceklerini de söylerler, böylelikle ilişkilerde alıştıkları davranış modeline sadık kalırlar.

Aşırı telafi yönteminde ise kişi mücadele ederek ilerlemeyi seçer. Yine terk edilme korkusundan yola çıkarsak, aşırı telafideki kişi örneğin durmadan eş değiştirir, ilişkiye ne bağ kuracak ne de terk edilecek kadar zaman tanır. İçindeki bağımsız bireyi ortaya çıkarmaya çalışır, kendince kendi varlığının ispatı çabasındadır. Çünkü çocuk, ebeveynleriyle yeterince bağ kuramamıştır, yeterince ilgi görememiştir ve kendi varlığını sürdürmek için savaşması, kendisini onlara ispatlaması gerektiği duygusundadır. Hayat tehlikeli bir oyundur ve her an ölebilir, ebeveynleri onu korumadıkları için (ebeveynler genellikle kendi krizleriyle uğraşıyorlardır) çocuk kendini korumalıdır, güçlü olmalıdır, kendini kaptırmamalıdır. Bu yüzden ilişkilerini bir ispat çabası gibi yaşar. Dejenerasyon da söz konusu olabilir, odak yoktur, sürekli değişen gündem enerjisi çalışır. Ta ki bir gün bir kişiye takılı kalıp kriz üstüne kriz yaşayana kadar. Doğum haritasında Güneş veya Ay üzerinde, veya onları daha alt planda temsil eden Mars veya Venüs üzerinde Plüton baskısının olması durumunda, veya 8.ev yerleşimleri, yoğun Akrep  burcu vurgusu, bu etkilerin kaynağını oluşturur.

Öğrenilmiş çaresizliklerimiz böylelikle her gün geleceğimiz için tuğlaların üstüne bir tuğla daha ekler.

Farkındalığa uyanmak niyet ve duasıyla….

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.