Makaleler

ASTROLOJİ VE İLİŞKİLER

İleri seviye eğitiminin konularından biridir SİNASTİ. Kişinin, diğer kişilerle ilişkileri hakkında çıkabilecek sorunlar, uyumlu oldukları konular, işbirlikleri vs. bilgi alırız. Hangi göstergelere dikkat edeceğimiz ise ilişkinin türüne göre değişir, öğretmen-öğrenci ilişkisi, iş ilişkisi, aşk ilişkisi, arkadaşlıklar …

Bu tür analizlerde öncelikli olarak göstergeleri belirleriz, bakacağımız ilişkinin türüne göre seçeceğimiz göstergeler değişir.

Ancak değişmeyen bir içsel durum vardır ki bu kısım aslında psikoloji, kişisel gelişim vs. alanların da çalışma konularıyla kesişir. Bu değişmeyen içsel durum, ilişkilerin her zaman derin bilinçaltımızda kodladığımız hikayenin çerçevesine dair kök inancımız, bu hikayeyi kabulümüz veya red etmemiz yönünde bir aynalık yapmak üzere deneyimleniyor olmasıdır. Bu kök inançların temelleri, çocukluğumuzda içinde bulunduğumuz ilişki türleri ve en temel olarak ebeveynlerimizin birbirileri ile ve bizimle kurduğu ilişkiler yoluyla atılır. Bu seçimi astrolojik göstergeler üzerinden analiz edersek, baktığımız her bir göstergenin altında bu dinamiğin çalıştığını görürüz.

Sinastride en popüler analizler ikili ilişkiler üzerinedir. Çünkü eş seçimimiz hayatımızı en çok etkileyecek konulardan biridir ve eşimizi bilinçli olarak seçtiğimizi sanırız.

 “Evet” diyerek “seçtiğimiz” eşimiz, aslında tamamen kendi haritamızın potansiyelini en iyi şekilde aktive eden kişidir. Yani,  bir ikili ilişkinin evliliğe evrilmesi (astroloji belediye nikahıyla ilgilenmez, bir Güneş dönüşünü baz alır), evliliğin sürekliliği, temel dinamikleri ve kalitesi kendi haritamıza bağlıdır. O yüzden Sinastri analizinde önce kişinin bireysel haritası analiz edilir, sonra da karşı tarafın haritasıyla ne oranda tamamlandığına, karşılıklı olarak haritaların birbirlerinin temel kalitelerine ne oranda karşılık verdiğine yönelik çalışılır.

Bakılan göstergelere başka bir bakış açısıyla yaklaşırsak, az önce değindiğimiz konunun daha da netleştiği görülür.

Göstergelerden bazıları:

Evlilikleri ve eşi temsil eden 7.EV: 1.Evin karşısına yerleşen EŞ evi, kendimde reddettiğim tüm kutuplulukları, gölgelerimi anlatır.

EVRENSEL İLİŞKİ GÖSTERGESİ VENÜS : Kişinin kendine verdiği değerle, yani öz değer kavramıyla alakalıdır. Çocukluğumuzda gelişen değer duygumuz, ebeveynlerimizin bize nasıl hissettirdiğine, ne oranda ilgi, sevgi, taktir ve onay gördüğümüze bağlıdır.

KADIN HARİTASINDA GÜNEŞ: Haritada BABA göstergesi olan GÜNEŞ, kadın haritasında aynı zamanda EŞ göstergesidir.

ERKEK HARİTASINDA AY: Haritada ANNE göstergesi olan AY, erkek haritasında aynı zamanda EŞ göstergesidir.

Gayet iyi bildiğimiz üzere, haritamızdaki Güneş ile Ay arasındaki açısal faz, ebeveynlerimiz arasındaki ilişkinin uyumu hakkında bize bilgi verir. Eşimizle ilişkimiz de, Güneş-Ay fazımıza benzer olacaktır.

Sadece bu bilgi bile, karşı cinsimizde karşı cins ebeveynimizin özelliklerinin arayışı içinde olduğumuzu bize net olarak anlatır. Sebebine gelince, ebeveynlerimiz arasında yarım kalan veya ödeşilemeyen her ne varsa, bunu haritamızın vaad ettiği ve bilinçaltımızın seçtiği eşimizle aramızda halletmeye çalışırız. Bu yolla bilinçaltımız bütünlenmeye çalışır, böylelikle aynı hikaye farklı üsluplarla tekrar eder durur.

Genelde kız çocuk annenin, erkek çocuk ise babanın eğilimlerini gösterir ve karşı cins ebeveyni eş temsil eder. Örneğin, sürekli olarak eşini boşanma ile tehdit eden ve bu yolla ilişkiyi kontrol eden bir annenin erkek çocuğuysak, ancak babamız annemiz gitmesin diye her şeye razı oluyorsa, kendimize bizi terk edecek bir eş seçmemiz muhtemeldir. Çünkü annemizden terk etme, tehtid etme, babamızdan ise ilişkiyi sürdürme eğilimini almışızdır ve annenin rolünü eşe bırakırız. Hikayenin nihayete erebilmesi için bizden gidecek bir eş seçeriz, böylelikle annemizin ayrılıkla dolu duyguları, bağı koparma ve özgürleşme isteği yerini bulmuş, eşimiz yoluyla realize olmuş olur. Oysa ki o kalsın diye biz her şeyi yapmışızdır…..

Böyle bir erkeğin eşinin hikayesine bakarsak göreceğimiz şey muhtemelen varlığı ile yokluğu aile içinde anlaşılamayan bir babanın kızı olduğudur, annesi her şeye rağmen bağı korumaya çalışmış ancak yine de babasının ona yaşattığı yalnızlık duygusundan kurtulamamıştır. Ona sorsak o da annesi gibi evliliğinde öyle yalnız bırakılmıştır ki gitmekten başka çaresi kalmamıştır. Çünkü seçtiği eşi, terk edilme korkusuyla kıvranmaktadır ve ilişkisinde doğru bağa gelemeyip eşine hep bir mesafede kalmıştır.

İkisine birden sorsak, erkek çocuk babası gibi olmamıştır çünkü annesi babasını terk etmemiştir, kendisi ise demek ki yeterince boyun eğmemiş, kendini ezdirmemiştir, çünkü terk edilmiştir. Kız çocuk ise annesi gibi olmamıştır, annesi gidememiştir ancak o ilişkiyi bitirip gidebilmiştir, gitse de kalsa da her koşulda annesiyle aynı yalnızlığı paylaştığının farkında değildir.

Gölgelerimizle de böyle yüzleşiriz…

Bir cevap yazın

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.