Makaleler

BİR İKİ’yi meydana getirir, İKİ ÜÇ’ü ve ÜÇ bütün şeyleri…

“Bir ikiyi meydana getirir, iki üçü meydana getirir ve üç bütün şeyleri meydana getirir.”     Lao Tzu

Yaratılmış her şey, ÜÇ sayısının tezahüründe varlık bulur. ÜÇ, yaratımın yasasını açıklar, iki karşıt prensibin, bir orta noktada uzlaşması, birbirlerini tamamen yok etmeyen bir denge noktası oluşturmasıdır.

Zıt prensipler birbirini nötrleyici/yok edici çalışır, ancak öyle bir nokta vardır ki, YIKIM ve YARATIM enerjileri, kontrollü akış sağlayacak dinamik bir dengeye gelir ve bir sürece tabi olur. Doğum ve Ölümün, bedensel olarak Var olma ile Yok olmanın, Hayat dediğimiz süreci açması gibi çalışır ÜÇ sayısı.

Varoluşsal tamamlanma ÜÇ ile başlar, çünkü BİR boyutsuz olan NOKTA’dır, İKİ stabilitesi olmayan, hiçbir yeri saramayan, zıtlık ifadesi olan DOĞRU’dur. ÜÇ ise, BİR ile BİR’den yansıyan İKİ’nin dengesidir, böylelikle ÜÇ, duyularımızca algılanabilen ilk düzlemsel şekli açar.

Bu şekil, kadim doğu öğretilerinde ÜÇGEN, tasavvufta ise DAİRE ile temsil edilir. Üçgen şekli, bir doğrunun iki uç noktasının, üçüncü noktaya birleşmesi sebebiyle seçilir.

Daire ise daha döngüsel olan hareketi anlatır. BİR merkezdir, bu merkez yarıçap uzunluğunda hareket ettiğinde İKİ oluşur. Merkez etrafında dönmeye başlayan İKİ, daireyi oluşturur. Yarıçap, merkezden gelen daimi ışığı alan kanal gibidir, İKİ her zaman BİR ile bağlantıdadır, o yüzden içi boş olan bir çemberden değil, bir daireden bahsederiz.

Tasavvuftaki Sema’da olduğu gibi, ilahi olanın içimizdeki izdüşümü etrafında dönüşümüz, ona çekilişimizi anlatır. Tüm gezegenler, Güneş’in etrafında dönerken, aynı zamanda kendi etraflarında da dönerek SEMA ederler.

Bu merkeze, içe çekilişe karşılık gelen, özlem hissiyle deneyimlediğimiz merkezcil kuvvete karşın, bizi dışa çeken, merkezkaç gibi çalışan kuvvet ise maddenin, bedenin, istek ve arzuların cazibedidir, nefstir. Dönme hareketi, bu iki kuvvet arasında bir denge oluşturur, bu denge dönenin yörüngesidir, ÜÇ sayısı ile ifade edilendir. Gezegenleri Güneş etrafında tutan, bir düzen içinde hareket etmelerini sağlayan kuvvet dengesi de böyledir.

Bu dönme hareketi ile belirlenen hat ZAMAN’dır, dairenin içi ile dışı arasına konan SINIR’dır, etki-tepki / eylem-sonuç döngüsünü anlatan KARMA’dır, kozmik döngüyü yöneten prensibe karşılık gelen SATÜRN’dür.

SATÜRN, evrensel yaratımda, İlahi nefesi taşıyan yaratıcı enerjiyi tutarak, sınırlayarak somutlaştıran prensibi temsil eder ve ÜÇ sayısının yaratımla ilişkisini böyle açıklar. Eril enerjiye biçim veren Dişil enerji Satürn’dür, o Kozmik Rahim’dir. Tüm evrene hayat veren ilahi nefesi, kıvılcımı yakalar, hapseder ve görünür aleme gelmeden önceki ilk formunu verir. Satürn’ün çalışma prensibi, çok ince bir plandaki dengeyi ifade eder, eğer enerjiyi yeterince muhafaza etmezse, eril enerji savrulur, boşa akar, yani yaratım gerçekleşmez, eğer alanı fazla sıkarsa yaratım gerçekleşse bile devam edemez. Doğum ve ölüm, bir zıtlığın değil, yaratımın dinamik dengesinin aynı skalada ancak farklı uçlardaki ifadesidir.

Satürnün oluşturduğu form, henüz katılaşmış bir form değildir, kendimizi görebilmek için aynaya bakmamız misali, bir çerçeve içinde sınırlanmış bir görüntü gibidir. O yüzden, Satürn’le ilişkili ÜÇ sayısı, maddenin tezahüründeki ilk aşamayı, yani maddenin oluşabileceği alanın açılmasını ifade eder. Makrokozmik olarak bakarsak, bu kozmik alanın veya ZODYAK çemberinin açılmasına ilk adımdır.

Böylelikle ZAMAN, bir sonraki aşamanın, MEKAN’ın hazırlığını yapmıştır. ÜÇ sayısının ikinci kez tezahür eder ve ALTI sayısını oluşturur, denge noktaları birbirine karşıt duran, içi içe geçmiş iki üçgendir ALTI sayısı. Böylelikle, yaşadığımız sistemin iki temel unsuru, eril ve dişil prensipler, hem kendi iç dengeleri, hem de birbirleriyle olan dengeleri yoluyla tesis edilmiş olur. ALTI sayısı, ALTI köşeli yıldızın ALTI içe-ALTI dışa bakan köşesiyle, ALTI eril-ALTI dişil burçla temsil edilen ON İKİ’li sistemi, yani ZODYAK çemberini açar. Artık, üç boyut ve altı yönle algılanabilen sistem, İlahi nefesi taşıyacak kap hazırdır. Ve aynı prensiplerin mikrokozmik yansıması olan insan, YEDİ sayısının sırrıdır.

Bir cevap yazın

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.